TÜRKİYE’DEN İSRAİL’E DIŞSATIM BİTTİ Mİ?

AKP Genel Başkanı ve Cumhura Başkan Erdoğan, her ne kadar; „O iş bitti! “ dese de, eski yol arkadaşları yalanlıyorlar onu ve belgelerle.

 „O iş bitmedi! “diyorlar.

Eski yol arkadaşları İsrail’e dışsatım işlerinin sürdüğünü resmî belgelerle ortaya koydular.

İsrail İstatistik Enstitüsü haziran ve Temmuz 2024’te, Türkiye’den İsrail’e 133 000 000 dolarlık dışalım yapıldığını kayıt altına almış.

Türkiye; Gazze’de sürdürdüğü soykırım savaşına karşın İsrail’le alım satım işlerine devam ediyor.

Her işe tek başına karar veren RTE;  “İsrail ile yoğun ticari ilişkileri artık ayakta tutmuyoruz, o iş bitti!” dese de işin gerçeği o işin bitmediğidir.

Azeri petrolü Mersin’den gidiyor İsrail’e. Bunun adı transit ticarettir. Bu ticaret hangi ülke üzerinden yapılırsa o ülke de payını alır.

Bu; Azerbaycan’da pişen armut Türkiye’nin ağzına da düşer anlamındadır.

Azeri petrolünü taşıyan tankerler Mersin Limanı’ndan kalkıyorlar.

Çelik ve çimento yükünü Çanakkale Limanı’ndan alan gemilerin rotaları da İsrail’in Hayfa Limanı…

 Haziran ve Temmuz 2024’te Türkiye bu dışsatım işlerinden 133 000 000 US Doları kazanmış.

Ticaret Bakanlığı; “İsrail için gümrük sistemi kapalıdır!” açıklaması yapsa da bu tankerler ve yük gemileri Türkiye limanlarından gidiyorlar İsrail’e.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir; “İstatistik Enstitüsü’nün resmi dış satım verilerine göre, Türkiye’den 2024 Haziran ayında, yaklaşık, 60 000 000, 2024 Temmuz ayında, yine yaklaşık olarak,

73 000 000 dolarlık dışsatım yapılmıştır.” diyor.

Bu işin uzmanları Türkiye limanlarından kalkan gemilerin limandan ayrıldıktan sonra konşimentolar (konşimento; gemiye yüklenilen bir malın teslim alındığını gösterir. Gönderenin ve alıcının adlarının yazılı olduğu yasal bir belgedir..) üzerinde oynuyor, örneğin; işletmeler, gemi limandan çıkarken adres olarak Mısır’ı ya da bir başka ülkeyi gösteriyorlar; ama, uluslararası sularda Mısır yerine Hayfa yazarak varış limanları bilgisinin değiştiriyorlar.

Deyim yerindeyse, arkadan dolanıyorlar…

Bu nedenle uzmanlar; Türkiye’den İsrail’e, haziran-Temmuz 2024 aylarında yapılan dışsatımın resmî kayıtlara sıfır olarak yansıdığını da savlarına ekliyorlar.

Nisan 2024’te Filistin’le 9 000 000 dolar olan dışsatımda 4 ay içinde 14 kat artış olmuş.

Bu satımlar Filistin’de kurdurulan şirketler aracılığıyla sürdürülmüş.

Bu gerçek; İsrail İstatistik Enstitüsü’ne ait verileri paylaşan yazılı basının Türkiye’den haziran ve Temmuz 2024’te, 130 000 000 dolarlık dışsatım gerçekleştirildiğini haberiyle ortaya çıktı.

Demek ki neymiş?

Kifayetsiz Muktedir  Tel Aviv’le „Al takke, ver külah!“ alışverişindeymiş.

Özellikle de çimento ve çelik gibi ürünlerin bu alışverişte öne çıktıkları gözle görülür bir gerçektir.

Filistinli araştırmacı yazar Naim Eyyübi ;

“Sadece ağustos ayında altı gemi, Türkiye limanlarından çıkarak Hayfa’ya ulaştılar. Yasağa aldırış etmeden. doğrudan yük taşıyan 11 gemi var. Sürekli taşıma gerçekleştiriyorlar. Gemilerin rotasını ve limana giriş çıkış tarihlerini görebiliyoruz. Anacak bunlar yalnızca bizim saptadıklarımız.” diyerek

Türkiye – İsrail arasındaki bu alışverişi doğruluyor.

Türkiye İşletmeleri; bu alım satım işlerini belgelerde değişiklik yaparak örtbas ediyorlar.

Ülkeyi; Türkiye’yi yönetenler, İsrail’e alışverişi engellemek yerine, dışsatımı engelleme söylemleriyle İsrail’le bu alışveriş işini yapan, belgeleri değiştiren işletmelerin bu yöntemleri kullanmalarını görmezden geliyor.

Yönetim olanları görmezden gelmeyerek gereğini yapsa, para transferleri, lojistik ve son kullanıcı sertifikaları gibi önlemler alsa, İsrail’e olan bu alışverişi bir gün içerisinde durdurabilir.

Ama; kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez mantığıyla yapmıyor.

Tek ayağının üstünde kırk yalanı söyleyebilen yalancının mumunu söndürmek de eski yol arkadaşlarına kalıyor…

Hasan Arslan