10 Nisan 2025 Perşembe
Almanya'da Fenerbahçe efsaneleri ile eski Schalke 04 oyuncuları dostluk maçı yaptı
ÖLÜRSE TEN ÖLÜR, CANLAR ÖLESİ DEĞİL!
ÖZGÜR ÖZEL VE DİRENİŞ STRAJESİ
SİLİVRİ YOLCUSU KALMASIN
BİRLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRELİM!
İSRAİL-FİLİSTİN SAVAŞINDA TÜRKİYE´NİN TAKINMASI GEREKEN TAVIR
Bir davetiye aldım. T.C.Berlin Başkonsolosluğundan. Eloktronik posta marifetiyle bana ulaşan bir davetiye. Davetiyede şu ifadeler kullanılıyordu. “T.C.Berlin Başkonsolosu İlker Okan Şanlı ve Aslı Şanlı Başkonsolosluğumuzun kuruluşunun 100. Yılı münasebetiyle 11 Eylül 2024 Çarşamba günü düzenlenecek resepsiyonu teşriflerinizi rica ederler.”
Yer, Zitadelle Spandau, İtalienische Höfe, Am Juliusturm 64 13599 Berlin, saat 18.30.
Berlin’de ticaret ile uğraşan işadamları derneklerinden beşi de bu toplantı için ana sponsor olmuşlar.
Davetiyeyi okuyunca, yer olarak büyükelçiliğin salonu varken, neden Am Juliusturm 64 adresi seçildi diye düşündüm önce. Bazı arkadaşlara da sordum; böyle bir kutlamanın bu adreste yapılıyor olmasının hikmeti ne ola?
Onlar da bir hikmetten bahsedemediler. Elbet vardır devlet büyüklerimizin bir bildiği dedim ve davete icabet etmek için çıktım yola. Halil Kaya aldı arabasına beni. Türkiyem Restoranın sahibi. O da ana sponsorlardan. Yolda Ahmet Külahçı ile karşılaştık. O meşhur arabasını hemen arkamıza parketti. Hikmetten ona da sual eyledim. O da “ben de bilmiyorum hocam” dedi…
Arabayı park ettiğimiz yerle salon arasında biraz yürüme mesafesi var. Birlikte yürüdük. Nihayet daha önce hiç gitmediğimiz bir mekana ulaştık. Zitadelle Kalesine. Avrupa’nın en iyi korunmuş Rönesans askeri yapılarından biri olarak bilinen kaleye.
1560-1594 yılları arasında Havel ve Spree nehirlerinin buluşma noktasının yakınındaki bir adada bulunan, Orta Çağ kalesinin üzerine inşa edilmiş olan kaleye. Kale, Berlin’ in Spandau kasabasının korunması amacıyla yapılmış. Günümüzde müze olarak kullanılmaktaymış. Spandau Zitadelle turistik açıdan popüler bir yermiş. 16. Yüzyılda inşa edilmiş. 1813 baharında Napolyon’a karşı yapılan kurtuluş savaşları sırasında, kuşatmadan dolayı bazı ciddi yaralar almış. Tarihte birçok savaşa şahitlik etmiş olmasıyla da hepsine dair farklı izler taşımaktaymış. Son olarak 1948 yılında İngiliz askeri yönetimi kaleyi Alman makamlarına devretmiş. O zamandan beri bölge sadece sivil amaçlarla kullanılmaktaymış. Bugün, Spandau Zitadelle, kültürel ve tarihi bir ada olup çok çeşitli aktivitelerle Berlin’de bir cazibe merkeziymiş. Ayrıca Kalenin iç avlusu 2005 yılından itibaren yaz aylarında açık hava konser salonu olarak da hizmet vermekteymiş.
Misafirler içeriye alınırken sıkı bir denetimden geçiriliyorlar. İsimler dikkatlice kontrol ediliyor. Biz kontrol noktasından geçtik ve İtalienische Höfe’ye ulaştık. Başkonsolos İlker Okan Şanlı ve Aslı Şanlı misafirlerini kapıda karşıladılar. Tek tek misafirlerinin elleri sıktılar, fotoğraf çekilmelerine müsade ettiler. İçeriye girince Ahmet Külahçı’ya; bana göre varmış bir hikmeti Ahmet bey dedim. “Nedir?” Dedi. 100. Yıl ancak böyle tarihi anlamı olan bir yerde kutlanırdı. Devlet de böyle düşünmüş olmalı. Buranın seçilmesinde sembolik bir anlamın var olduğuna inanıyorum. Külahçı da beni onayladı. “Olabilir hocam.”
Hikmetinden sual olunmaz dedim ve sonra da başladım tanıdığım simalarla selamlaşmaya. Uzunca bir süre sohbet edildi. Tatil dönüşü herkes anılarını anlatınca sohbet kendiliğinden uzayıp gitti. Zamanın nasıl geçtiğini bilemedik. Açılış, verilen saatten bir saat sarkmış. Saat 19.30’a gelmiş. Büyükelçi Ahmet Başar Şen bekleniyormuş. Devlet işleri. Berlin’de büyükelçi olmak kolay değil. Daha içeri girer girmez yine nezaketini koruyarak herkesin elini sıktı ve geciktiği için özür diledi. Kimseden özür dilemek zorunda değilken özür dilemesi büyük nezaket. Ahmet Başar Şen’in halk tarafından sevilmesinin sebebi bu alçak gönüllülüğ değil midir zaten?
Program başladı. Görevli bayan; Berlin Başkonsolosluğunun, 12 Eylül 1924 tarihinde Konsolosluk olarak açıldığını, 1937 senesinde Başkonsolosluk seviyesine yükseltildiğini. Başkonsolosluk, Almanya ile Türkiye’nin siyasi ve ekonomik ilişkilerinin II. Dünya Savaşı sırasında kesilmesi üzerine 3 Ağustos 1944 tarihinde kapandığını, 20 Ekim 1953 tarihinde ise tekrar açıldığının bilgisini verdi. Sonra da bu bilgileri detaylandırdı:
“Temsilciliğimiz 12 Eylül 1924 tarihinde Konsolosluk olarak hizmete açılmıştır. İlk Konsolosumuz, 1928 yılının Ekim ayına kadar görev yapan Eburrıza Namık Bey, Soyadı Kanunu’ndan sonraki ismiyle Namık Uzgören olmuştur. Konsolosluk olarak hizmet veren temsilciliğimizin seviyesi 17 Ekim 1937 tarihinde Başkonsolosluğa yükseltilmiş, böylelikle ilk Başkonsolosumuz Selim Rauf Sarper olmuş, akabinde ise Feridun Cemal Erkin Berlin Başkonsolosumuz olarak görev yapmıştır. Başkonsolosluğumuzun faaliyetlerine, Almanya’yla siyasi ilişkilerin İkinci Dünya Savaşı şartlarında kesilmesi üzerine 3 Ağustos 1944 tarihinde ara verilmiş, 20 Ekim 1953 tarihinde ise Başkonsolosluğumuz yeniden hizmete açılmıştır. Almanya’nın yeniden birleşmesini takip eden dönemde, 1999 yılında Büyükelçiliğimizin Bonn’dan Berlin’e taşınması sonrasında Başkonsolosluğumuzun Potsdam’da faaliyetlerine devamı sözkonusu olmuşsa da, 2001 yılının Nisan ayında Şansölye Yardımcısı ve Federal Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer ve Şansölye Gerhard Schröder döneminde Federal Almanya makamlarınca verilen izni çerçevesinde Başkonsolosluğumuzun Berlin’deki mevcudiyeti devam etmiştir.”
Sonrasında Başkonsolos İlker Okan Şanlı’nın kürsüyü teşrifini talep etti. İlker Okan Şanlı şunları söyledi:
“Kıymetli konuklarımız,
Bugünkü etkinliğimizin temelini teşkil etmesi bakımından, müsaadenizle temsilciliğimizin tarihinin dönüm noktaları hakkında sizlere özlü bilgi arzetmek istiyorum.
Bu yıl, Türkiye Cumhuriyeti Berlin Başkonsolosluğunun mazisindeki önemli bir kilometre taşını hep birlikte geride bırakıyoruz. Bu dönüm noktasının bizlere kattığı sevince, tıpkı tasamızı da mutluluğumuzu da Berlin’de her vesileyle sizlerle paylaştığımız gibi, sizleri ortak etmek istedik. Davetimize icabet ederek, bu anlamlı günümüzde yanımızda olduğunuz için şükranlarımızı sunuyor, hepinize “hoş geldiniz” diyorum.
Devletimizin ve devletimizin kurumlarının ömürlerini ölçmeye artık yüz yıl yetmiyor. Ne mutlu bizlere! Bu kapsamda, Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yılını geçtiğimiz sene Büyükelçiliğimizin himayelerinde unutulmaz biçimde idrak ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızca işaret edilen “Türkiye Yüzyılı” hedefiyle bu yıl 101. yaşına girecek olan Cumhuriyetimizin ömrü daim olsun! Bu vesileyle, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anıyoruz. Ülkemiz için gözlerini kırpmadan canlarını feda eden şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Ruhları şad, mekanları cennet olsun!
Kıymetli konuklarımız,
Ben ve mesai arkadaşlarım, az önce açılışta kısaca özetlendiği şekliyle Berlin Başkonsolosluğu tarihinin ufak da olsa birer parçası olmaktan, bugünüyle de geçmişiyle de gurur duyduğumuz Türk toplumuna Türkiye dışında Türklerin en fazla yaşadığı yer olan, taşında toprağında, suyunda havasında insanımızın büyük emeği bulunan Berlin’de hizmet sunmaktan kıvanç duyuyoruz. Başkonsolosluğumuz ve Türk toplumu arasındaki gönül bağının daha da güçlenerek varlığını sürdürmesinden büyük memnuniyet duyuyor, bu durumun beraberinde getirdiği sorumluluğun da bilinciyle çalışmalarımıza devam ediyoruz. Tüm çabalarımızda sizlerin de desteğini görmek ise bizlere ilave motivasyon sağlıyor. Zira, bu işin biraz da aynı duyguda olma, aynı dilde konuşma işi olduğunu düşünüyoruz. Türk toplumunun siz kıymetli fertleriyle her vesileyle biraraya gelmeyi, sizlere ulaşmayı ve ulaşılabilir olmayı sürdürmeye bundan sonra da gayret edeceğiz.
Esasen, hedefimiz, sizlere layık olduğunuz en iyi hizmeti sunmak olduğu kadar, temsilciğimizin yıllar içinde oluşturduğu yüksek standartları da muhafaza etmeye yöneliktir. Bundan tam bir yıl önce Berlin’deki görevime başlamamı takiben Başkonsolosluğumuzu ziyaret eden pek çoğunuzla Berlin’deki henüz ilk haftalarımda tanışma mutluluğuna nail oldum. Hepsinden ayrı ayrı çok şeyler öğrendiğim bu görüşmelerimizde gördüm ki, son dönemlerde benden önce Başkonsolos olarak görev yapan meslek büyüklerimin, üzerinden yıllarca süre geçmesine rağmen bıraktıkları izler hala taze. Hala tebessümle ve hürmetle anılıyorlar. Gerek mizaçları gerek imza attıkları başarılarla hala zihinlerdeler ve toplumumuzun hafızasının birer parçası olmuşlar. Bu noktada, Büyükelçim olarak bugün birinci amirim olmasa idi dahi bunu rahatlıkla söyleyebileceğimi vurgulayarak belirtmek isterim ki, “Başkonsolos Başar Şen dönemini” yüzlerce vatandaşımızdan dinledim ve bana anlatılanlardan feyz alma imkanı buldum. Yine, dürüstçe söylemek gerekir ki, içinde bulunduğumuz dönemde yeniden hız vermeye çalıştığımız veya halihazırda arzu ettiğimiz ölçüde ağırlık veremediğimiz bir dizi faaliyette ipin ucunu “Başkonsolos Şen döneminde gerçekleştirilen faaliyetlerde” bularak takip etmeye çalıştık. Yine benden önce görev yapan Başkonsoloslarımızın ortaya koyduğu iyi örneklerden de istifadeyle sancak nöbetine devam edeceğiz. İnşallah yıllar sonra bile hayırla yad edilmek bizlere de kısmet olur.
Saygıdeğer vatandaşlarımız,
Bugün Berlin Başkonsolosluğu, 290 bin civarında kayıtlı vatandaşıyla yılda 100 binden fazla işlemin gerçekleştirildiği, günde ortalama 700 ila 1.100 kişinin ziyaret ettiği, konsolosluk işlemleriyle alakalı olarak vatandaşlarımızdan gelen günde ortalama 200 civarındaki yazılı sorunun yanıtlandığı, iş hacmi en üst seviyede olan bir temsilciliktir. Konsolosluk iş ve işlemlerinin yanısıra, vatandaşlarımızın ihtiyaçları doğrultusunda eğitim konularında ve sosyal alanda da aktif olmaya çabalıyoruz. Bu çerçevede, Ataşeliklerimizin ve bağlı birimlerimizin katkısıyla 29 öğretmenimizle 2.300 civarında öğrencimize Türkçe ve Türk Kültürü ile takviye dersleri, 25 din görevlisiyle binlerce vatandaşımıza din hizmetleri, yılda 750 civarında vatandaşımıza hukuk danışmanlığı ve 600 civarında vatandaşımıza aile ve sosyal destek danışmanlığı sunuyoruz.
Daha da etkin biçimde sürdürmenin yollarını aradığımız bu faaliyetlerimiz devam ederken, diğer taraftan Türk sivil toplumunun ihtiyaç ve yönlendirmeleri doğrultusunda sahada olmaya ve sahadan beslenmeye azami özen gösteriyoruz.
Küçük-büyük demeden, sorun ve taleplere aynı duyarlılık ve hassasiyetle yaklaşarak Başkonsolosluğumuzun “devlet kapısı” olma niteliğini daha da ileriye taşımaya gayret ediyoruz. Berlin’de Büyükelçiliğimizin yanısıra bayrağımızı gururla dalgalandırarak, ister Berlin’de doğmuş olsun, ister on yıllardır Berlin’de yaşasın, isterse de iş veya eğitim dolayısıyla Berlin’e yeni yerleşmiş olsun tüm insanlarımızla eşit ve göz mesafesinde, gönül birliği içinde olmaya devam edeceğiz. Geçmişten bu yana yapıcı bir güç olarak Almanya’nın sosyo-ekonomisine katkılarıyla ülkenin ayrılmaz bir parçası olan insanımızın ve toplumumuzun hak ve menfaatlerini Almanya’daki saygın tarihimize ve göçün ilk yıllarından bu yana başardıklarına yaraşır biçimde savunmayı sürdüreceğiz.
Sözlerime bu noktada son verirken, başta bu anlamlı günde bizleri yalnız bırakmayan Sayın Büyükelçimize ve siz değerli konuklarımıza, davetimize icabet ettiğiniz için bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. Bu etkinlikte emeği geçen, Büyükelçiliğimizin ve Başkonsolosluğumuzun mensuplarına şükranlarımı sunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Başkonsolosluğumuzun 100. yılı kutlu olsun! Daha nice yılları birlikte kutlamak dileğiyle!”
Hemen sonra, Büyükelçi Ahmet Başar Şen kürsüyü teşrif etmesi için davet edildi. Selamlama konuşması yapacak idi. Toplantıya geç katldığı için hazırundan özür dileyerek başladı konuşmasına: “Ben, arada gidip gelmeler olsa da 23 seneden beri sizlerleyim. Kâtiplik düzeyinde başlayan hizmetim Başkonsolosluk görevi ile devam etti ve sonrasında da bugün Büyükelçi olarak aranızdayım. Ben halka hizmeti Hakka hizmet olarak gören birisiyim. Bu şuurla hizmetlerime devam ediyorum. Hizmetlerimde hiçbir kuruluşu ve şahsı düşüncelerinden dolayı ötekileştirmedim. Her derneği elimden geldiğince ziyaret ettim, onlarla sohbet ettim, çay içtim, bu alışkanlığımı bugün de devam ettirmekteyim. Türk milleti hizmete layık olan bir millettir. Her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da elbette çürük elmalar vardır. Biz onları ayıklamasını biliyoruz. Teröre ve terösiste karşı musamahamız olmaz.
Burada hizmet verdiğim dönemlerde Başkonsolosluk Postdam’a tanşınacaktı. Siyasi prosüdür böyleydi. Ama Alman dostlarımızla birlikte bu engelleri aşmasını bildik, kolay olmadı ama sonunda başardık. Ve bugün aynı şehirde hem Büyükeliğimiz ve hem de Başkonsolosluğumuz sizlerin hizmetinizdedir. Bugün Başkonsolosluğumuzun 100. Yılını kutluyoruz. Birlik ve beraberliğimiz devam ettikçe bu kutlamalar da devam edecektir. Türkiye Cumhuriyeti devleti büyük bir devlettir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın da işaret ettiği gibi, “Türkiye Yüzyılı” hedefiyle bu yıl 101. yaşına girecek olan Cumhuriyetimizin ömrü daim olsun!
Bu vesileyle, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anıyoruz. Ülkemiz için gözlerini kırpmadan canlarını feda eden şehitlerimize de Allah’tan rahmet diliyoruz. Ruhları şad, mekanları cennet olsun!
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Başkonsolosluğumuzun 100. yılı kutlu olsun!”
Rüştü KAM