Tahsin Melan

Tahsin Melan

27 Şubat 2025 Perşembe

    DAMLADAN DERYAYA

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Konuşmak, yazmak… Vazgeçilmez iletişim yollarımızdan ikisi. Bazen saatler boyu konuşursunuz ya da sayfalarca yazarsınız, ama nafile karşınızdaki sizi anlamaz. Sözler aciz kalır derdinizi anlatmaya. Oysa bazen bunca telaşa gerek kalmadan bir bakış, bir tavır ya da tek bir söz -ki konuşanda dil, yazanda el yormaz- tüm duyguları anlatmaya yeter de artar bile. Aslında bu anlatma ve anlaşılma olayı her iki tarafın da gayretine bağlıdır. Siz istediğiniz kadar belagat sahibi olun, duygularınızı, düşüncelerinizi en açık ve can alıcı noktalarıyla karşınızdakine yansıtmaya çalışın, eğer karşınızdaki bunu algılayacak yetiye sahip değilse beyhude bir çırpınıştır. Boşadır onca emek, tüketilen nefes? Eskilerin deyimiyle gümüşse sözler, sükût işte o zaman altın olacaktır.

    Yazarlar, bakış açılarını, hayal dünyalarını kaleme aldıkları metinlerde kendilerince bir üslûp sergiler. Bu da yazarın kişiliği, eğitimi ve dünya görüşünün yansımasıdır adeta. Bu metinler, bir köşe yazısı, makale, roman, hikâye, şiir vb. edebî bir tür olabilir. Amaç bütünlüğü bozmadan, belirlenen çerçeve içerisinde okuyucuya hitap edebilmektir. Bunda da sınır yoktur. Onun işi yazmak, okuyucununki gönüllülük çerçevesinde okumaktır. Bir, üç, beş, on… İsterse yüzlerce sayfa… Bazen de kimi şair ve düşünürler, her dörtlükte kendi içinde bir bütünlük sağlayarak sonuca varmaya çalışır. Dizeler damla olur ard arda sıralanır, adeta coşar sel olur, ırmak olur deryalara erişir. Bu damlalarda çok şey gizlidir. Kimi zaman bırakın dörtlüğün tamamını, bir sözcüğü, bir dizeyi açıklamak için sayfalar dolusu yazmak ya da saatlerce açıklama yapmak gerekir. Dolayısıyla okuyucuyu zorlayan bir yazım türüdür. Yapılan atıflar, benzetmeler adeta bulmaca çözercesine zevk verir ya da çözemezsek satır aralarını yorar beyinlerimizi.

    Bugün ben de kendimce dizelere gizlediğim damlalardan bazılarını sizlerle paylaşmak istedim. Umarım sizleri damladan deryaya doğru bir yolculuğa çıkarmayı başarabilirim.

    DAMLADAN DERYAYA
    -I-
    Nemrut’tan mı öğrendin cânı nâra atmayı
    Sevdam sözüm diyeni ateşlere katmayı
    Vardır elbet bir damla su verecek karınca
    Bedenim yansa bile ruhum bilmez batmayı

    -II-
    Korkar mı İbrahim’in yolu yolumdur diyen
    Nemrut denen gafilin su misali korundan
    Yar aşkının kaynağı yaradandandır diyen
    Döner sanmayın sakın korkup nar-ı Nemrut’tan

    -III-
    Kime ne namazımdan niyazımdan farzımdan
    Davranma bre molla sakın girme araya
    Haberin var mı söyle kışlarımdam yazımdan
    Şems nedir ki dönmüşüm Hak aşkıyla çerağa

    -IV-
    Doksan dokuz nedir birini anmazsan
    Dönmez olur diller lâl olur kelâmın
    Edep ya hu deyip geçmişe yanmazsan
    Ol mahşer gününde kim alır selâmın

    -V-
    Doymadın üçe beşe hepsi bana dedin hep
    Bilmez misin dünyada kalır mal mülk şöhret şan
    Acep var mı kefende bilmediğim bir cep
    Görmez misin gideni iyi bak haline yan

    -VI-
    Güzel gör ki her şeyi seni güzel eylesin
    Kem söz deme kimseye geri sana dönmesin
    Dokuz yutkun bir söyle bunda irfan gizlidir
    Söz bir kere çıktı mı artık ona kölesin

    -VII-
    Mümkün mü değiştirmek rüzgârların yönünü
    Boşadır onca emek göremezsen önünü
    Ahlâk ile bilgiyi güdemezsen birlikte
    Giydirirler adama cehaletin gönünü

    -VIII-
    Bu nefis aç gözlüdür doymasını hiç bilmez
    Ne kadar çok verirsen yeter artık dur demez
    İnsan oğlu nankördür kırk yıl sırtında taşı
    Eğer yoruldum dersen sana sitemi bitmez

    Tahsin MELAN