Türkiye’nin siyasi tarihinde halk hareketleri ve sokak protestoları her zaman önemli bir yer tutmuştur. 12 Mart, 12 Eylül, Gazi ve Gezi olayları, halkın iktidarlara karşı tepkisini göstermek için sokağa çıktığı, ancak bedelini en çok yoksul halkın ödediği dönemler olarak hafızalarda yer aldı. Bugün CHP Genel Başkanı’nın yaptığı çağrısı, toplumun farklı kesimlerinin ortak bir mücadelede birleşmesi, adaletli olması için geçmişten ders çıkarmak şart.
Ön safta kimler olmalı?
Siyasi hareketlerde ve toplumsal protestolarda en büyük riskleri, genellikle ekonomik olarak dezavantajlı kesimler üstleniyor. Yoksul halkın çocukları en önde yer alırken, sermaye sahiplerinin ve elitlerin çocukları bu mücadeleyi sadece izlemekle yetiniyor. İşte tam da bu noktada bir adalet sorunu ortaya çıkıyor. Eğer Türkiye’de yolsuzluğa, adaletsizliğe ve ekonomik eşitsizliğe karşı bir mücadele verilecekse, bunun yükünü sadece yoksullar taşımamalı.
Bu yüzden, eğer bir sokağa çıkış olacaksa ön saflarda belediye başkanları, milletvekilleri, belediye başkan yardımcıları, müdürler, parti yöneticileri, bürokratlar ve aileleri yer almalı. Siyasi elitlerin ve sermaye sahiplerinin sadece söylemde değil, bizzat eylemde de bulunması gerekiyor. Aksi halde, halkın güvenini kazanmak zor olur.
Toplumsal mücadelede için birlik
Türkiye, din, mezhep, ulus ve milliyet farkı gözetmeden bir araya gelerek yolsuzluğa, yoksulluğa ve adaletsizliğe karşı mücadele etmeli. Farklı kimlikler üzerinden kutuplaştırılan toplum, aslında aynı ekonomik ve siyasi sorunlarla boğuşuyor. Halkın ortak talepler etrafında birleşmesi, mücadele gücünü güçlendirecektir.
Ancak burada kritik bir nokta var: Mücadelenin sürdürülebilir olması için siyasi liderlerin samimi olması gerekiyor. Kendi partisine olan bir haksızlık olunca değil, tüm haksızlıklara karşı adaleti savunmalılar.
Sonuç olarak!
Türkiye’nin geleceği için mücadele etmek isteyen herkesin, bu mücadelede eşit sorumluluk alması gerekir. Eğer CHP lideri veya başka bir siyasi figür halkı sokağa çağırıyorsa, bu çağrının adil olması şart. Mücadelenin yükünü sadece yoksul gençlerin, emekçilerin, işsizlerin sırtına yüklenilmeneli.
Bu yüzden, toplumsal adalet için mücadele eden herkesin samimiyetle öne çıkması, siyasetin ve elitlerin de sadece yönlendiren değil, bizzat mücadelede yer alan taraflar olması gerekiyor. Türkiye’de eşitsizliğe, haksızlığa, adaletsizliğe karşı değişim ancak böyle sağlanabilir.
Hadi hayırlısı…
ALMANYA
Az önceALMANYA
Az önceALMANYA
Az önceALMANYA
Az önceALMANYA
Az önceALMANYA
Az önceGÜNCEL
23 dakika önce
Ali bey cok onemli bir konuya degindiniz. Samiyetinizi anliyor ve desdekliyorum.