İnsan hafızası zayıftır, çabuk unutur demelerine sakın inanmayın. Aksine, insan hafızası gömü sandığı gibidir. Olmayacak yerde ve zamanda öyle şeyleri hatırlar ki şaşarsınız… Bizim tek gücümüz, hatırlamak istemediğimiz şeyleri dillendirmemekten ibarettir. Eğer bahse konu olan şey öğrenilenlerin unutulması olsaydı hepimiz cehaletin pençesinde kıvranır dururduk.
Konuyu tamamen farklı bir biçimde ele alırsak, geçmişte gerek acemiliğimizden; gerekse bilgisizliğimizden ötürü deneyimlediğimiz, bizi üzmüş ve yıpratmış anılar, halk arasındaki deyimi ile yenilen kazıklar karşımıza çıkan yeni gelişmelerde tecrübe olarak algılamamıza neden oluyor.
Mesela 6 ncı filoya karşı namaz kılanlar ile, Amerikan askerlerini dolmabahçeden denize atanları, bir Pazar günü taksimi kana bulayarak kanlı pazarı yaratanları, Beyazıt meydanında polis ve öğrencilerin çatışmaları, ayrılıkçı örgütlerin silahlı çatışmaları, 1980 öncesi sağcı ve solcu öğrencilerin birer gün ara ile ayni hastaneden alınan cenaze kortejlerinde atılan sloganları, öğrencilerini olayların dışında tutmaya çalışan öğretmenlerin vurulup ölmelerini, son olarak 15 Temmuz kalkışması gibi girişimleri unutmuş değiliz.
Ancak bazı orta yaş kuşağı o günlere ait anılara sahip olmadıkları ya da bizim yeterince anlatmadığımız, bir daha olmayacağına olan inancımız nedeni ile bizi yalancılık ve abartıcılık ile suçlamaya devam ediyorlar. Oysa, ülkenin geleceğinin demokrasinin temel kurallarında yattığını; gençlerin dövülmesi veya eylemcilerin öldürülmesinin bir yarar sağlamadığını bizler tecrbübe ederek öğrendik. Başarı için gençlere gerekli yaşama ve okuma koşullarının sağlanması önemli. Fikir özgürlüğü ve fırsat eşitlği ilkesinin öneminin anlatılması lazım. Ülkeyi var eden ve bir arada tutan kavramların, vatandaşlık harcının bilinmesi gerekiyor.
Doğrusu lastik copun yerine çelik cop’un canını nasıl yaktığını, tomaların insanı su ile nasıl yaraladığını, polislerin gençlere ders olsun bir daha meydanlara çıkmasınlar diye nasıl müdahale ettiklerini, bunun karşılığında bırakın eylemlerin sona ermesini nasıl tetiklendiğini yıllar sonra bir kez daha ekranlarda gördük.
Mevcut rejime ve ülkeye çok zarar veren bu görüntülerin, geleceğe yönelik bir kin biriktirme ve kamu kurumlarına düşman olma gibi yan etkileri var ki, izleri kolay kolay silinmiyor. Oluşan ön yargılar tedavi edilemiyor.
Bizim kuşak yaşı itibari ile bütün bu toplum olaylarının geride kaldığını; sorunların hoş görü ve mantık çerçevesinde, adalet sistemi ile çözülebileceğine dair umudunu kaybetmiş, söylenenlere inanmama inancına sahipti. Ancak sokakta konuştuğumuz pek çok insan parti farkı gözetmeksizin gerçeklerin biran önce ortaya çıkması ve suçsuzluğuna inandıkları insanların serbest bırakılmasına dair taleplerini dile getiriyorlar.
Türkiye yurt dışından nasıl görünüyor bilemiyorum. Ancak manzaramız güllük gülistanlık değil. Son dönemde yurt dışından ülkeye dönüp yatırım yapmayı düşünen eski göçmenler-yeni avrupalı vatandaşlar bu düşünceyi terketmiş gibiler. Dahası, okulu iyi bir derece ile bitiren ve kalifiye bir meslek sahibi olan gençlerimizde biran önce ülke dışında çalışmanın yollarını arıyorlar. Önemli sayıdaki kalifiye elemanlar da daha iyi yaşam koşulları ve huzur beklentisi ile ülkeden kaçma derdindeler.
Türkiyenin hızla azalan ehliyetli genç nüfusu, zaten tehlike çanlarını çaldırıyor. Mevcut beyin göçünü önlemek ve üçüncü dünya ülkesi olmamak için akıllı peolitikalar üretmek, koltuk kavgasını bir yana bırakmak, süregelen ekmek ve adalet arayışına dönmüş olan tehlikeleri soekak kapımıza dayanmadan hızla çözmek, ülkenin tıkanan üretim kanallarını biran önce önünü açarak çoğaltmak gerekiyor.
Benzeri olaylar Avrupada demokratik bir ülkede olsaydı işin bu raddeye gelmesine müsaade edilmez, hükümet çoktan istifa etmiş, olayların büyümesine seyirci kalınmaz idi.
Umarım aklı selim galebe çalar da, olaylar daha da çirkinleşmeden Mutlu ve güzel bir bayram geçirme imkanını buluruz.
Hepinize iyi bayramlar.
Taner TÜMERDİRİM
ALMANYA
5 saat önceALMANYA
5 saat önceALMANYA
5 saat önceALMANYA
5 saat önceALMANYA
6 saat önceALMANYA
6 saat önceGÜNCEL
6 saat önce
Gecmiste bir dizide “sokakta bir kedi ezilse cia dan bilirdim” demişti! Sabah aynı silahla bir ülkücü, öğleden sonra bir devrimci öldürülmüştü! Çok akıllı bir şekilde davranmak zorundayız.
“Mesela 6 ncı filoya karşı namaz kılanlar ile, Amerikan askerlerini dolmabahçeden denize atanları, bir Pazar günü taksimi kana bulayarak kanlı pazarı yaratanları, Beyazıt meydanında polis ve öğrencilerin çatışmaları, ayrılıkçı örgütlerin silahlı çatışmaları, 1980 öncesi sağcı ve solcu öğrencilerin birer gün ara ile ayni hastaneden alınan cenaze kortejlerinde atılan sloganları, öğrencilerini olayların dışında tutmaya çalışan öğretmenlerin vurulup ölmelerini, son olarak 15 Temmuz kalkışması gibi girişimleri unutmuş değiliz.”Taner bey hosgeldiniz. Coktan beri yazmadiniz. Sizin yazilarinizi okurdum. Bu sefer ozetlemek istediniz olaylari anladigim kadariyla. Ama bizim yasimizda olup o gunleri yasamiyanlarin bu yazinizi anlamasi cok zor sanirim. Yeniden yazip biraz aciklik getirirseniz cok iyi olur kanaatindeyim. Yeni neslin olaylarin bu boyutlara nasil geldigini anlamalari gerekir. Yada onlara guzelce anlatilmasi gerekir.