MAAŞININ HIRSIZI…

MAAŞININ HIRSIZI…

ABONE OL
13:52 - 06/04/2025 13:52
MAAŞININ HIRSIZI…
1

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Kemal hoca tanıdığım ve çalışma prensipleri ile örnek aldığım önemli bir insandı. Bugün soyadı ile anılan bir çok fabrikanın kurucusu. Bursada ki lakabı kolsuz Kemal idi. Sabah gün doğarken kalkar, önceleri atelye, sonra fabrika olan binaya gelir, her yeri dolaşır, henüz hiç kimse yok iken yapılan işleri gözden geçirir, eksiği gediği kontrol ederdi. Mesleği gereği öğretmekten yılmayan, bir şeyi en fazla iki kez tenbih eden; pasaklılıktan, dağınıklıktan ve  tembellikten nefret eden bir insandı. Etrafında maaşının hırsızı olanlara hiç ödün vermezdi.

***

Etrafınızda çalışanlara dikkatlice bakın.

Bugüne kadar belki benim adlandırdığım gibi düşünmediğiniz pek çok insanla çevrili olduğunuzu göreceksiniz.  

Hani vardır ya yaptığı iş ile, aldığı maaşı haketmediğini düşündüğünüz, her dakika geçinememekten, aldığı maaşın yetmediğiden bahseden, “ne kadar ekmek, o kadar köfte…” diyen.

Kimdir maaşının hırsızı biliyor musunuz?

Gününü tembellikle geçiren, uyuşuk; o anda çözebileceği sorunu erteleyip ertesi güne bırakan;  kendi iş tarifinde yazılı, yapması gereken asıl görevleri yapmayan; onun yerine kendi hoşlandığı hatta icat ettiği işlerle meşgul olan işgüzar çalışanlardır. Nedense bizim memlekette bunlardan çokça var.

Ben bunları bahçe ile ilgilenmesi gerekirken mutfakta yemek pişirmeye kalkıp, milleti zehirleyen bahçıvanlara benzetirim.  Sağlık memuru iken doktor gibi davrananlar, ilaç üzerine ilaç tavsiye edenler, okulda öğrencisini bahçeye salıp kendisi sınıfta telefonu ile internette sörf yapan öğretmenler, iş yerine sırf mesai saatlerini doldurmak üzere gelen salla başı al maaşı diyenler, patron söylemeden bir iş yapmayanlar ve daha nice örnek sıralayabileceğimiz, ömürlerini kendi maaşlarını çalmak üzere zaman geçirenler.  

Başarılı olan milletlere baktığımızda çalışkan olmanın sadece bireysellikle alakalı olmadığını, aksine toplumda oluşmuş bir dayanışma, birlikte hareket etme, ayni şeyi düşünme ve davranma bilincinden kaynaklandığını görürüz.  

Bu konuda bize örnek olan doğa’dır.  

Ona dönüp baktığımızda –ki doğa en çok dönüp bakmamız ve ders almamız gereken öğretmendir- Örneğin insanlar tarafından ekilip sulanmadığı halde Dünya üzerinde sayısız orman vardır. Öylesine bir dayanışma içindedirler ki, pek çok ağaç türü bir arada, hatta birbirinden alış veriş yaparak var olmayı, türemeyi sürdürmüşlerdir.

Benim en güzel örneğim mercanlardır.

Mercanlar bir kaya türü değildir. Her ne kadar mercan kayalıkları desek te,  Her biri küçük canlılardır. Kaya gibi olmaları yüzlerce yıl sürer. Ancak ada olmayı birbirlerine yakın durarak, hatta birbirine yapışarak başarırlar. Mercanları öldüremez, yok edemezsiniz… Koskoca okyanusta, bir sahil kasabasında teknenizle giderken haritada işaretlenmemiş bir adacık olarak karşınıza çıkarlar.

Hem tehlikelidir, hem de faydalı. Yüzlerce yıl süren emeklerinin karşılığında hem varlıklarını sürdürürler,  hem de üzerlerinde ağaç yetiştirirler. Kuşların getirdiği tohumlar o adayı cennete çevirir. Ekolejik sistemi geliştikçe bir de bakarsınız ortasında tatlı su göleti oluşuvermiş…

***

Bunlar bize maaşının hırsızı olmayan, birlikte düzenli ve istekli çalışırsak neler yapabileceğimizi gösteren küçük örneklerdir.

Bu dünyada yaşarken ister bir maddiyat karşılığı,  ister vicdani sorumluluk ile üstleneceğimiz görevimizi en iyi şekilde yapmak, birbiri ile dayanışma içinde olmak, gün doğarken uyanan, tarlasındaki çiftin-çubuğun, fabrikasındaki makinanın başına koşan, üreten insanları hatırlatır.  Prangaya vurulu mahkümlar gibi, çay-su-tuvalet saatleri bile belirlenmiş; her türlü sosyal haktan yoksun bir şekilde, başında feodal yöneticilerin görevlendirdiği nezaretçiler eşliğinde iş yapan bireyler olarak yaşamak ve çalışmak istemiyorsak, işimizin hakkını vererek çalışmak ve en azından kendi maaşımızı hak etmek zorundayız.

Yetiştirdiğimiz nesile “Maaşının hırsızı” olmamayı öğretmek, geleceğe ve ülkeye yapılacak en önemli yardımdır.

Yoksa etrafımızı bir çember gibi kuşatan maaşının hırsızları olanlar ile bir çamur bataklığında yaşamaktan başka çaremiz kalmaz.

Sonunda bizlerde onlara benzeriz.

O nedenle çocuklarımızı yetiştirirken çok dikkatli olmak ve onlara maaşlarının hırsızı olmamaları için sahip çıkmak, çalışkan olmalarını öğretmek zorundayız.

Tıpkı Kemal hoca gibi…

Taner TÜMERDİRİM

[email protected]

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
Tüm Yorumlar (1)
  • Mehmet Cengiz

    Bizim zamanımızda onlara vatan kurtaran ŞABAN derlerdi! Ahlakı tamam olan kişilerdi! Kul hakkı nedir bilen insanlardı! Okuluna elektrikçi sokmayan tüm okulu E 27 tip akkor flaman lı kızaran telli ampuller yerine flouresant döşeyenlerdi! Bir taraftan 40 kişilik sınıfta kirşhof kanunlarıyla ilgili problem çözdürürken diğer tarafta bir öğretmen arkadaşının davul fırının tamir eden ve o sırada okul müdürünün gelip 8A sınıfının lambalarının yanmadığını dersin matematik olduğu için öğrencilerin mağdur olduğundan bahsedilip koşa koşa 8 A nın problemini halledip koşa koşa atölyesinde dönen öğretmenlerdi! Allah nur içinde yatırsın bir diğeri okulun kapı penceresini sahiplenen, bir diğeri çeşme ve lambalarının tamiratiyla uğraşan öğretmenlerdi! Eski camlar bardak oldu! O nesil bitti koy enstitulerinin bittiği gibi hak hukuk deyip de malı götürenler devri başladı!…

    Yanıtla
    +0
    -0


HIZLI YORUM YAP