Devlet Bahçeli ile Abdullah Öcalan 70’li yıllarda biri öğrenci, diğeri akademisyen idi

Siyasette ayrı uçlarda ama dokunulmazlıklar edinmiş kişiler olarak tanınıyorlardı.

Devlet Bahçeli, Üniversitede asistan iken ülkücüleri örgütlerken

Abdullah Öcalan-Doğu Perinçek baba-oğul ilişkisini Uğur Mumcu’nun kitabında öğrenmiştik

Uğur Mumcu, MİT ile Abdullah Öcalan’ın ilişkisini araştırıyordu. (*1)

Öcalan, o dönemlerde gösteri, eylem, boykot gibi olaylara karışıp, nezaretlere alınırken, arkadaşları işkencelerden geçirilip, okuldan uzaklaşırken, kendisinin burnu bile kanamadan serbest bırakılıyordu.

Uğur Mumcu’nun yakın arkadaşlarından Emin Çölaşan: ‘’Uğur ölümünden önce; Abdullah Öcalan’la MİT’in çok eski yıllara dayanan ilişkisini, PKK ile uyuşturucu kaçakçılığının ilişkisini hemen kitap yazacağı bir kitap yaparak PKK’yı zor durumda bırakacağını söylüyordu’’ (**2)

Bir solukta okunan, içinde insanı hayretlere düşürecek bilgilerin olduğu kitapta örneğin; APO’nun

70’li yıllarda Doğu Perinçek’le baba-oğul ilişkisi öyle derinmiş ki ‘’manevi babam’’ diyecek kadar severmiş Doğu Perinçek’i (***3)

Uğur Mumcu,108 sayfalık kitabın 88 sayfası, derleme mahiyetinde ana temaya ek yapılmış.” bu yüzden başta eser Apo üstünden ilerlerken, bir anda başka konulara dağılıyor.’’

Öcalan PKK ilişkisinin içinde MİT’in olduğu ve Öcalan’ın geçmişiyle ilgili kendi beyanlarının doğru olmadığını belgelerle ortaya koydu.

Uğur Mumcu, Öcalan’ın bir proje olduğunu, bazı gizli güçlerin onu destekleyerek kullandıklarını ve koruduklarının belgelerine ulaşmıştı.

12 Mart’ın güçlü savcısı Baki Tuğ‘ un Öcalan’ı kurtarmasını sorduğunda Baki Tuğ, bazı belgeleri verme sözünü sonradan tutmamış, Uğur Mumcu’yu oyalamıştı.

 Öcalan’ı kullanan güçler Uğur Mumcu’nun gerçeği açıklamaması için öldürüldü.

Öcalan’ın kullanım süresi bitince TSK ve Ecevit’in tavır koymasıyla paketlenip Türkiye’ye teslim edilmişti.

Kahraman olarak sunulan Öcalan, Türkiye’ye teslim edildiğinde: ‘

‘’Benim annem Türk’tü, fırsat verirseniz devletime hizmet ederim!’’ Demişti. (****4)

Diğer yanda Devlet Bahçeli bugün bütün umudunu Öcalan’a bağlayarak BOP projesini tamamlamak için Öcalan’ı ‘’Umut’’ olarak görüyor, onu affedip, TBMM’sinde görmek istiyordu.

Devlet Bahçeli, 1972 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisine bağlı İktisat Bölümü asistanı olarak görev almış, Ülkü Ocaklarının kuruluşuna yardımcı olmuştu.

1978 Yılı’nın Şubat ayında polisler kurdukları pusuda Adana’dan gelen beyaz renkli Renault marka otomobili Gölbaşı girişinde durdururlar.

 İçinden çıkarılan Ekrem Pazarcı ve Fuat İstanbullu ve diğer iki öğrenci ekarte edildi. Aracın bagajını açan polisler, portakal sandıklarının arasına gizlenen Kalaşnikof marka silahları ve çok miktarda mermileri elleriyle koymuş gibi çıkardılar. Arabadaki öğrencileri tutukladılar. 

Bu gençler tutuklanıp mahkûm olmalarına rağmen arabanın sahibi Devlet Bahçeli’yi sorgulamadılar.

İleri’de bu ülkücü öğrencilerden Ekrem Pazarcı ve Fuat İstanbullu Bahçeli’nin Genel Başkanlığı döneminde MHP’den milletvekili seçildiler.

Silahları gönderen kişi Çaycı Mustafa sonradan Ülkü Ocakları genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nu devre dışı bırakmak için bir komploydu.

Bu olayı aydınlatmak için bir plan kurarak silah görünümlü paketlere kitap konularak Çaycı Mustafa kontrolünde Muhsin Yazıcıoğlu’na gönderiliyor.

 Yolda kendilerine polis süsü verilen bir ekip tarafından sorgulanırken kaçmasına fırsat verilen Çaycı Mustafa kaçarken gizlice takip edildiğinden habersiz bir taksiye binerek Yenimahalle’deki MİT Bürosuna girince Bahçeli üzerindeki kuşkuları pekiştiriyor.

Sonra’dan Alparslan Türkeş’in el yazsı ile dönemin MHP Genel Sekreteri Yaşar Okuyan’a Bahçeli’nin MİT Ajanı olduğunu bildirmiş, ‘’partide bırakarak kontrol edelim’’ diyerek Bahçeli’nin önünü açmıştı.

1997 yılında Türkeş’in ölümünden sonra Genel Başkan seçildi.
Bahçeli’nin MHP Genel Başkanlığı döneminde kendisine verilen görevleri yerine getirmiştir.

Ecevit’le kurduğu koalisyondan Kayseri’de Ülkücü festivalinde konuşma yapacağı sırada gelen bir telefon üzerine Ankara’ya dönüp,  koalisyonu bozarak AKP’nin iktidarının önünü açmıştı.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefetin aksine meclise girerek Abdullah Gül’e yardımcı olmuştu.

Erdoğan’ın başbakanlığında bir parti başkanına yakışmayan düzeyde birbirlerine hakaretler ederken Kılıçdaroğlu ’nu oyuna getirerek Ekmeleddin İhsanoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı göstererek Erdoğan’a gizli desteğini göstermişti.  

Erdoğan’ın Genel Seçimlerde iktidarı kaybedince CHP’yi oyalayıp AKP’nin tekrar iktidarının önünü açmıştı.

MHP içinde kendisine rakip olan Ümit Özdağ’ı darp ettirerek partiden attırmıştı.

Meral Akşener’i partiden dışlayarak bir engeli daha ortadan kaldırmıştı.

Öcalan’ın mektubunu bayrak gibi sallayarak AKP’ye oy isterken Türkiye’nin ABD kıskacında İslami Faşizme dönüştürmek için yine kırk bin kişinin katili ile kutsal görevini sürdürüyor.

YILDIZ AKALIN 

(* 1)   KÜRT DOSYASI (UĞUR MUMCU)

(**2) Mumcu’nun yakın arkadaşlarından Emin Çölaşan

(*** 3) Yıllar sonra Perinçek, Öcalan’ı PKK Kampında ziyaretinde birbirlerine gül ikram etmeleri geçmişteki yakınlıktanmış!

(****4) Bazıları Öcalan’la Deniz Gezmiş’leri kıyaslayanlara: Deniz Gezmişlere ‘’pişman olduğunuzu söylerseniz sizi idam etmeyiz!’’ Teklifine idam sehpasında ‘’Bağımsız Türkiye!’’ sloganı atmakla kalmamışlar, idam sandalyelerini kendileri tekmeleyerek ölüme meydan okumuşlardı!